Edebiyat yapıtlarını, edebiyatçıların yaşamöykülerini ve edebiyatla ilgili olay, olgu ve akımları, tarihsel geli şimi içinde inceleyen bilim dalı.
EDEBİYAT TARİHİNİN KONUSU
Edebiyat tarihi, edebiyat olaylarını zaman çerçevesi içinde sıralar, bir birleriyle olan ilişkilerini ve dışar dan gelen etkileri belirler, sanat ve düşünce akımlarının niteliğini ve ağırlığını saptar. Edebiyat tarihinin genel gerecini, yazıya geçirilmiş edebiyat ürünleri oluşturur. Ama bir toplumun ya da bir dönemin ede biyat geleneğini bütün çizgileriyle ortaya koyabilmek için, edebiyat tarihçisi, tarih, toplumbilim, felsefe, dilbilim, ruhbilim, etnoloji gibi bilim dallarının verilerinden ve yöntemle rinden yararlanmak zorundadır. Özetle, edebiyat tarihçisinin, çalış ma alanına giren bilgi, belge, vb'nin tümünü değerlendirmesi, böylece, bir dönemin edebiyatının genel çer çevesini belirlemesi gerekir.
EDEBİYAT TARİHİ VE ELEŞTİRİ
Edebiyat tarihi ile eleştiri birbirine çok yakın, üstelik birbirini tamamla yan iki edebiyat türüdür. Yazarların edebiyat tarihi ile eleştiri konusun daki düşünceleri (birlikteliği, ayrılı ğı) de birbirine uymaz. Sözgelimi, Türk edebiyat tarihçisi M. Fuad Köprülü'ye göre "edebiyat tarihçisi, bir yapıtın değerini saptarken, bel gelere dayanarak onun yüzyıllarca halk arasında nasıl tutunduğunu ne denleri ve sonuçlarıyla anlamaya çalışır; oysa eleştirmen doğrudan doğruya kendisinin o yapıttan aldığı 'duygulanma payı'nı kişisel beğeni ve kanısına göre açıklar. Tarihçi, ki şisel beğeni ve kanısını sonuna kadar göz önüne almamak ve elden geldiğince 'nesnel' bir biçimde dü şünmek zorundadır; eleştirmenin görüşüyse sadece 'öznel'dir." Çağ daş edebiyat kuramcılarından Rene Wellek ile Austin Warrin de, Yazın Kuramı (Theory of Literatüre, 1942) adlı yapıtlarında, edebiyat tarihi ile eleştiri arasında kesin bir ayrım yapmamış, eleştirmenlik ile edebiyat tarihçiliğini iki ayrı uğraş dalı gibi görüp değerlendirme çabasında olanları eleştirmişlerdir. Onlara gö re, eleştiri ya da tarih olmadan ede biyat kuramını, kuram ve tarih ol madan eleştiriyi ya da kuram ve eleştiri olmadan tarihi düşünmek olanaksızdır; edebiyat tarihçisinin, tarihçi olabilmesi için bile eleştir men olması gerekir.
TARİHÇE
Edebiyat tarihinin bir bilim dalı ola rak bağımsızlığını kazanması XIX. yy'da gerçekleşmiştir. Ancak, XIX. yy'a kadar bu alanda yapılan ön ça lışmalar üstünde kısaca durmak ge rekir. Eski Yunan'da eleştirinin kök lü bir geleneği vardı. M.Ö. IV. yy'da yaşamöykülerine büyük eğilim du yulmuş, İskenderiye kütüphanesin de yapıtların ve yazarların listeleri hazırlanmıştır (söz konusu Üsteler, günümüzdeki katalog fişlerini andır maktadırlar). Roma'da da Varro, Quintilianus gibi yazarlar edebiyat tarihi denemeleri yapmışlardır. Sonraki yüzyıllarda yapılmış derle meler, ansiklopediler, yazarlar söz lüğü gibi çalışmalar, edebiyat tarih leri için, özellikle gereç yönünden önem taşırlar (Rene Wellek ve Austin Warren, edebiyat tarihinin bağımsız bir bilgi olarak ancak yaşamöyküsü ile eleştirinin kaynaşma sından ve siyasal tarihin etkisiyle öykü biçiminin kullanılmaya başlan masından sonra ortaya çıktığını ileri sürmüşlerdir). Edebiyat tarihinin gelişmesinde matbaanın bulunması, kitaba ilgi duyan burjuvaların ço ğalması, ulusal toplulukların ortaya çıkması, vb. büyük rol oynamıştır. Edebiyat tarihinin bir bilim dalı ola rak gelişmeye başlamasıyla, "edebi yat tarihinde izlenecek yöntemler" tartışılmaya başlanmış ve bu konu da da birbirinden oldukça değişik görüşler ileri sürülmüştür.
Sözgeli mi, Sainte-Beuve (Causeries du Lundi [Pazartesi Konuşmaları], 1851-1862; Nouveaux Lundis [Yeni Pazartesiler], 1863-1870), yazarların kişiliklerini, düşüncelerini, duygula rını belirli neden ve yasalara göre açıklamayı,bir başka deyişle düşüncelerin sınıflandırmasını yapmayı amaçlıyor, Hippolyte Taine (Histoire de la litterature anglaise [ingi liz Edebiyatı Tarihi], 1863-1874), ya zarları ve yapıtları bilim ilkelerine göre yorumlamaya çalışırken, de ğerlendirmesini "soy", "ortam" ve "dönem" üçlüsüne göre yapıyordu. Edebiyat tarihinde izlenen gelenek sel yöntemi bütünlüğe kavuşturan, Gustave Lanson (Histoire de la litte rature française [Fransız Edebiyatı Tarihi], 1894) oldu. Lanson'a göre, edebiyat tarihçisinin yapacağı başlıca işlemler, bireysel olanı toplumsal olandan, özgün olanı geleneksel olandan ayırt etmek için, yapıtları yakından tanımak ve birbirleriyle karşılaştırmak, sonra türlere, okullara ve akımlara göre sınıflandırmak, daha sonra da elde edilen öbekleri, ülkenin düşünce, ahlak, toplum yaşamıyla olduğu ka dar, edebiyat ve uygarlık gelişme siyle de kurdukları bağıntı açısın dan değerlendirmektir. Kuşkusuz, bu araştırmalarda kullanılan yön temler ve teknikler, izlenimci ya da dogmacı bakış açılarını dışlamaz; temel olan şey, edebiyat yapıtların dan alman zevk, edebiyat yapıtla rının verdiği hazdır. XIX. yy'da ha zırlanmış edebiyat tarihlerinde, da ha çok pozitivist eğilimlere ya da fi loloji yöntemlerine bağlı kalındığı görülürken, bazı çağdaş edebiyat kuramcıları, edebiyat yapıtlarını, hem içinde bulundukları çağdaki, hem de o çağı izleyen dönemdeki ya pıtları göz önüne alarak, belli bir çizgi üstünde aldıkları yere göre de ğerlendirmek gerektiğini ileri sürmektedirler.
TÜRKİYE'DE EDEBİYAT TARİHİ ÇALIŞMALARI
Türkiye'de edebiyat tarihi çalışma larına Batılı anlamıyla Tanzimat dö neminden sonra başlandı. Divan edebiyatı döneminde görülen "şuara tezkire"leri, özyaşam bilgileri de veren birer antoloji değerindeydi (bu tür yapıtlarda, kişilerin ve dönemlerin ayrıntılı değerlendirilmesine yer verilmemiştir). Halk ede biyatındaki cönklerse, yalnızca halk ozanlarının şiirlerinin derlenmesi iş levi taşıdı. Tanzimat döneminde, Şinasi, bir bölümünü bastırdığı Fatin Tezkiresi'nde, tezkireyi edebiyat ta rihine dönüştürme çabası gösterdi. Gene Tanzimat yazar ve ozanların dan Ziya Paşa, divan şiiriyle ilgili olarak hazırladığı Harabat antoloji sinin önsözünde, Türk şiirinin göreli olarak dönemlerini saptamaya ça lıştı. Edebiyat tarihi adını taşıyan ilk yapıtta (Abdülhalim Memduh'un, Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye [Os manlı Edebiyatı Tarihi], 1889), Sinan Paşa'dan Tanzimat dönemine kadar yetişen ozan ve yazarlardan yirmisini incelendi.
XX. yy'ın ilk çeyreğine kadar, özel likle okullarda okutulan edebiyat ta rihi kitapları ders kitabı anlayışıyla hazırlandığı ve.yöntemsiz bir nitelik gösterdiği için, edebiyat tarihi çalış malarında belirli bir gelişme olmadı.
İlk olarak Fuad Köprülü Türk Ede biyatı Tarihinde Usul (1923), baş lıklı yazısında edebiyat tarihinin ha zırlanış yöntemini irdeledi ve G. Lanson'un görüşlerini eleştirmesine karşın, o da tarihsel yöntemi benim sedi (Köprülü'nün Türk Edebiyatı Tarihi [1928; 2 cilt] adlı yapıtı, Tür kiye'de bilimsel anlayışla yazılmış ilk edebiyat tarihi sayılabilir).
Üniversitelerde Edebiyat bölümleri nin çalışmaları edebiyat tarihi çalış malarına belirli bir yön vermiş ol makla birlikte, günümüzde eksiksiz bir Türk edebiyatı tarihi henüz ya zılmış değildir. Eldeki edebiyat ta rihleri, orta ya da yüksek öğretim de ders kitabı olarak okutulmak için hazırlanmıştır. Bunlar arasında İb rahim Necmi Dilmen'in Tarih-i Ede biyat Dersleri (1922), İsmail Habib Sevük'ün Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi (1924), İsmail Hikmet Ertaylan'ın Türk Edebiyatı Tarihi (1924), Mustafa Nihat Özön'ün Son Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1941), Nihad Sami Banarlı'nın Resimli Türk Ede biyatı Tarihi (1948, genişletilmiş ba sım, 1971), Vasfi Mahir Kocatürk'ün Büyük Türk Edebiyatı Tarihi (1969) sayılabilir. Bu arada yarım kalmış iki edebiyat tarihi girişiminden de söz etmek gerekir: Ozan, romancı, bilim adamı Ahmet Hamdi Tanpı nar'ın XIX. Asır Türk Edebiyatı Ta rihi (1949); Agâh Sırrı Levend'in Türk Edebiyatı Tarihi-I (Giriş, 1973). Tanpınar, söz konusu yapıtın da, Türkiye'de batılılaşma hareket lerinin genel bir değerlendirmesini yaptıktan sonra, XIX. yy'ın ilk yarı sındaki edebiyat ortamının (Halk edebiyatı, Divan edebiyatı) genel gö rünümünü vermiş, Tanzimat döne minin oluşmasındaki siyaset ve kültür etkinliklerini gözler önüne sermiş, edebiyat türlerinin gelişmesi ile bu türlerde ön planda gelen sa natçıların yaşamlarını, kişiliklerini, sanatlarını ilgi çekici değerlendir melerle ve yer yer bir romancı ve ozana özgü deyiş özellikleriyle an latmıştır.
Agâh Sırrı Levend'in yal nızca ilk cildi yayımlanabilen edebi yat tarihi çalışmasında da, Türk edebiyatının tarihsel gelişimi içinde ele alınacak, incelenecek kişi ve ya pıtların genel bir dökümü (kaynakla rın adları, yazmaların hangi kitap lıklarda bulundukları, vb.) yapıla rak, sonraki ciltlerin bu tarihsel plan üstüne bilimsel bir anlayışla yazılacağı belirtilmiştir. Günümüzde edebiyat tarihi çalışma ları bir tek kişinin gücünü aşan takım çalışması gerektiren, daha da önem lisi, edebiyat tarihinin kapsamına giren çok yönlü monografiler hazır lanmasını zorunlu kılmaktadır. Edebiyat tarihi aynı zamanda bir toplu mun kültür tarihi de olacağı için çok geniş çaplı, bir toplumun kültürel, sanatsal, dilsel, toplumsal yapısını ortaya koyan uzun soluklu bir çalış madır.
Yakın dönemde, Türk edebiyat tarihi çalışmalarına gerek monogra fi, gerek genel bakış açısından ya pıtlarıyla katkıda bulunanlar ara sında Gündüz Akıncı, Kenan Akyüz, Tahir Alangu, Asım Bezirci, Ahmet Kabaklı, Orhan Saik Gökyay, Meh met Kaplan, Abdülkadir Kârahan, Cevdet Kudret, Rauf Mutluay, Ali Nihad Tarlan, vb. sayılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder